The Night of the Hunter, film noir (kara film) türünün nadide filmlerinden biridir. Hem sinemasal anlamda hem de yönetmeni Charles Laughton’ın ilk ve tek filmi olması sebebiyle, sinema tarihinde önemli bir yere sahiptir. The Night of the Hunter, 1953 yılında Amerikalı yazar Davis Grubb’ın yazdığı aynı isimli romandan uyarlanmıştır. Filmin yönetmen koltuğuna ise dönemin en büyük karakter oyuncularından biri olan İngiliz Charles Laughton oturtulmuştur.
Laughton, filmin başkarakteri olan vaizi (Harry Powell) canlandırmak için ilk olarak kendisini düşünmüştü. Rolün altından kalkabilecek yeterlilikte bir oyuncuydu. Buna rağmen, filmin yapımcısı ve Laughton’ın yakın arkadaşı Paul Gregory; stüdyonun, ancak bir başkasını vaiz olarak oynatması şartıyla filmi finanse edeceğini söyleyerek onu bu fikirden vazgeçirdi. Laughton, daha sonra bu rol için Gary Cooper’ı düşündü. Ancak Cooper, kariyerini kötü etkileyebileceğini düşünerek rolü reddetti. Düşünülen birkaç ismin de çalışma programlarının uymaması sebebiyle rolü geri çevirmesi üzerine bu efsanevi rol, sonunda onu hak eden kişiye, yani Robert Mitchum’a kaldı.
Fakat filmin adapte edileceği romanın yazarı Grubb’a göre Mitchum, uzun boyu ve heybetli yapısıyla vaiz rolü için fazla seksiydi. Grubb’ın bu düşüncesine karşı Laughton ise şöyle düşünüyordu: “If you want to sell God, you have to be sexy. (Tanrıyı satmak istiyorsan seksi olmak zorundasın.)”
Ve bu muhteşem film, 1955 yılında gösterime girme imkânı buldu. Ancak ilk gösterimin ardından gelen yorumlar hiç de iç açıcı değildi. Hem izleyiciler hem de eleştirmenler filmi hiç beğenmemişti. Çünkü film, onların alışık olduğu tarzda bir Amerikan – daha doğrusu Hollywood – filmi değildi. Yönetmen oldukça sert bir konuyu, kendini o kadar da fazla ciddiye almadan anlatmıştı. Filmin, Alman Dışavurumculuğundan fazlasıyla esinlenen tarzı ve geneline hâkim olan ironik ve tekinsiz gotik üslubu, izleyici ve eleştirmenlere kabul edilemez gelmişti.
Filmin acımasızca eleştirilmesini Laughton fazlasıyla kişisel algıladı. Gişe başarısızlığının ardından, hem stüdyo Laughton’a bir daha film çektirmeyecek hem de kendisi tüm eleştirilere kırılıp ikinci bir film çekmeye tövbe edecekti. Fakat kaliteli işlerin elbet bir gün hak ettiği yere ulaşmak gibi kötü bir huyu vardır. Film yıllar geçtikçe, kulaktan kulağa fısıltı gazetesi yoluyla kalitesini yaymaya başladı. Özellikle 70’lerde ortaya çıkan yeni nesil film eleştirmenleri tarafından göklere çıkarıldı. Roger Ebert’e göre The Night of the Hunter, en korkutucu filmlerden biri olmakla birlikte, aynı zamanda sinema tarihinin de en unutulmaz kötü karakterlerinden birine ev sahipliği yapmıştı.
Film, günümüzde tartışmasız bir şekilde film noir türünün başyapıtları arasında gösterilmekte ve pek çok “tüm zamanların en iyi korku filmleri” listesinde de kendine ilk sıralardan yer bulabilmektedir. The Night of the Hunter filmi bugün, Coen kardeşlerden, Guillermo del Toro’ya kadar pek çok ünlü yönetmenin en sevdiği ve en çok referans verdiği filmlerin başında gelmektedir. Filmin ikonik karakteri vaiz Harry Powell’ın iki elinin dört parmağına yazdığı “Love” (Aşk) ve “Hate” (Nefret) dövmeleri, sinema tarihinin en unutulmaz anlarından biridir.