Sharktopus, Dinoshark ya da Piranhaconda gibi hibrit canavarlı filmleri bilirsiniz. Hani, Kanal D’nin gece 4 civarı göstermeyi tercih ettiği filmler. Şimdiye kadar yapılmış en dandik, en saçma filmler olduğu konusunda hemfikiriz sanıyorum. Peki size, bu filmlerin arkasındaki adamın The Godfather, Taxi Driver ve Terminator gibi kült filmlerden de sorumlu olduğunu söylesem? Kerem Bürsin’i keşfettiği gibi tuhaf bir gerçek de var, ama konumuz o değil.
“Atma Ziya” demeden önce, beni bir dinleyin. Ünlü B filmleri yapımcısı Roger Corman, ucuz iş gücünün hastasıydı. Yönetmen olmak isteyen, ama tecrübesi olmayan bir avuç gençten başka kim bu tanıma uyabilir? Birazdan sayacağım yönetmenlerin hepsi, sinema hayatlarına Roger Corman sayesinde atıldı.
Bir dahaki sefere, her yönüyle berbat bu filmleri sırf dalgasına izlerken Roger Corman olmasaydı, sinema ne halde olurdu biraz düşünürsünüz artık.
Martin Scorsese
Her sinema öğrencisinin göreceği acı gerçek, okulu bitirmek ile film setinde çalışmak arasında dağlar kadar fark olduğu. Martin Scorsese’nin de başına gelen hemen hemen buydu. Okul projesi olarak başladığı, siyah beyaz ilk filmi Who’s That Knocking on My Door?’u üç yılda bitirmişti. Mezun olduğundaysa, kurgucu olarak çalışmaya başladı. Evet, Marty ve kaşları daha önce film yönetmişti. Ama sırf bu yüzden, kim yeni yetme bir yönetmene şans verirdi ki?

Roger Corman, tabii ki! Scorsese’ye, Bloody Mama’nın devam filmini çekmesi için teklif götürdü. 24 gün içinde, her 15 sayfada bir çıplaklık olan senaryoyu filme dönüştürmesi gerekiyordu. Bütçesi de 600 bin dolardı. Haliyle, Scorsese teklifi kabul etti ve ortaya Boxcar Bertha çıktı. Scorsese’nin akıl hocası John Cassavetes’in tabiriyle, film “bir boka benzemiyordu” ama Scorsese’nin ilk kez adını duyurmasını sağlamıştı. Boxcar Bertha’nın ardından ilk “gerçek” filmi Mean Streets’i yönetti. Şöhreti de bu filmden sonra giderek arttı.
Francis Ford Coppola
Francis Ford Coppola 1962’de mezun oldu. Birkaç filmin erotik versiyonunu çekerek sinema hayatına atıldı. Bu sayede Roger Corman tarafından fark edildi. Corman, haklarını aldığı Rus filmi Nebo Zovyot’u Amerikanlaştırılması için ona teklif götürdü. Coppola’nın, Rusça bilmediği halde diyalogları yeniden yazması gerekiyordu. En mantıklı olanı yaptı ve sıfırdan, yeni diyaloglar yazdı. Corman’ın emriyle, oyuncuların adlarını da Amerikanlaştırarak yeni bir jenerik hazırladı. Bir de ayda geçen, köpük canavarlı bir dövüş sahnesi çekti. Battle Beyond the Sun’un hikayesi aşağı yukarı böyle.
Coppola, Corman’ın şirketinde çeşitli işlerde çalışmaya devam etti. Roger Corman, çektiği bir filmden biraz para artırmıştı. Bunu yeni bir film için kullanmak istedi. Coppola, ona iki gün içinde bir korku filmi senaryosu yazdı. Ancak, Dementia 13’ün bu versiyonunda yeterince çıplaklık yoktu. B filmlerini izlenebilir kılan tek şeyin bu olduğunu düşünen Corman için kabul edilemez bir durumdu. Sonuç olarak, Coppola’yla yollarını ayırdı.
Sevimsiz ve şişman canavarlarla çalışma tecrübesi, The Godfather ve Apocalypse Now’u çekerken Coppola’nın imdadına koştu. Başka türlü Marlon Brando’yu zapt etmesi mümkün olmazdı.
Roger Corman’ın şirketinden olaylı ayrılan Coppola, dargın olmadığını göstermek için 1992 yılında çektiği Dracula’nın eski hocasına adanmış bir film olduğunu söyledi.
Jonathan Demme
Diğer iki yönetmenden farklı olarak, Demme sinema okulunu yarıda bırakmıştı. Para kazanmak için yerel gazetelerde film incelemeleri yapıyordu. Sonrasında reklam yazarlığı yapmaya başladı. Bazen bu reklamların yapımcılığını da üstleniyordu. Hayatı da tam bu sıralarda değişti.
Roger Corman’ın, Von Richthofen and Brown filmi için reklam sorumlusu görevine getirildi. Corman, yeni bir şirket kurmuştu ve en kısa sürede sekiz film yapması gerekiyordu. Demme’nin reklam yazarı olduğunu öğrenince, ona iş teklif etti. Demme birkaç yıl Corman’ın şirketinde farklı farklı görevlerde çalıştı. Sonra, kadın hapishanesinde geçen bir filmin yönetmenliğine getirildi. Böylece, Caged Heat doğmuş oldu. Klasik bir B filmiydi. Bolca cinsellik ve şiddet içeriyordu. Ancak Demme, bu filmde toplumsal sorunları da ele almak istedi. Corman da yeterince çıplaklık olduğu müddetçe bunu yapmasına izin verdi. Film gerçekten iyi yorumlar aldı. Hatta, günümüzde hala türünün en iyi kotarılmış filmlerinden biri olarak kabul ediliyor.
Sonrasında Jonathan Demme, Philadelphia ve Kuzuların Sessizliği gibi başarılı işlere imza attı. Corman’la çalışırken işlediği cinsellik, bastırılmışlık gibi temaları ve güçlü kadın başrolleri kendi filmlerine yedirdi. Belki de bu nedenle, bir teşekkür mahiyetinde Kuzuların Sesssizliği’nde Roger Corman’a FBI müdürü olarak rol verdi.
Peter Bogdanovich
Peter Bogdanovich, The Last Picture Show ve Paper Moon gibi başarılı filmler yönetmeden önce, Esquire dergisine röportajlar yapıyordu. Yönetmen olmaya karar verdiğinde, Esquire’daki işinden ayrıldı. Keşfedilmek o film gösterimi senin, bu parti benim gezmeye başladı. Kısa sürede de amacına ulaştı. Bu partilerden birinde, Roger Corman’la tanıştı. Oracıkta ilk iş teklifini aldı. Corman’ın çekimlerine başlayacağı The Wild Angels filminde, asistanlık yapacaktı. Çekimler sırasında, kendisini ikinci ekip yönetmeni olarak buldu.
Daha sonra Corman için iki film yönetti. İlki, bir Rus bilim kurgu filmini Amerikanlaştırılmış haliydi. Planete Bur ya da yeni adıyla Voyage to the Planet of Prehistoric Women… İkinci film, tamamen Boris Karloff’un, Roger Corman’a iki günlük çalışma borcu olduğu için çekilmişti. İki günü heba etmek yerine, iki günde çekilen Targets filmini hazırladılar. Filmin, büyük bir kazanç getirme gibi bir amacı yoktu. Tek getirisi, Bogdanovich’e tanınırlık sağlamasıydı. Bogdanovich sadece üç yılda, B filmler yapmaktan, sekiz dalda Oscar’a aday gösterilen filmler yönetir hale geldi.
James Cameron
Önceleri kamyon şoförlüğü ya da temizlik görevlisi olarak çalışan James Cameron, yönetmen olmaya kararlıydı. Tabii ki, kimse ona 200 milyon dolar verip “Hadi Titanik’i yönet” demediği için, ilk olarak B filmlere ucuz maketler yaparak başladı. Tahmin edeceğiniz gibi, bu filmleri de Roger Corman yapıyordu.
Corman’ın şirketi, afişine kadar birebir Star Wars’tan araklanmış Battle Beyond the Stars’ı yapıyordu. Gereken küçük bütçeli minyatür modelleri yapması için Cameron’u işe aldı. Battle Beyond the Stars’ın senaryosunu, bugün Lone Star ve Eight Men Out filmleriyle tanıdığımız John Sayles’ın yazdığını da söylemeden geçmeyelim.
Corman, sonraki filminde Cameron’u prodüksiyon tasarımcısı olarak işe aldı. Çekimler esnasında, ikinci ekip yönetmenliği yapması için Corman’ı ikna etti. Bu filmdeki başarısıyla Piranha 2: The Spawning’nin yapımcıları tarafından fark edildi. Piranha 2, Roger Corman’ın Jaws’ı taklit ettiği filmin ucuz bir taklidiydi. Aynı zamanda Cameron’un ilk yönetmenlik deneyimiydi. Bu filmdeki kırmızı gözlü ölüm makineleri, Cameron’a bir sonraki filmi Terminator için ilham kaynağı oldu. Tabii Terminator, Piranha 2’nin aksine gişede büyük ses getirdi. Roger Corman, bu filmden epey etkilenip Cameron’a böyle bir filmi nasıl çektiğini sordu. Cameron’da “Kolay oldu. Senin yanında yaptıklarımı yaptım. Yalnızca daha büyük bir bütçem vardı.” cevabını verdi.