• Hakkımızda
  • İletişim
  • Gizlilik Politikası
  • Novicinema Yazarı Olmak
Sonuç yok.
Tümünü Göster
  • Giriş
  • Kaydol
Novicinema
  • Ana Sayfa
  • İnceleme
  • Liste
  • Haber
  • Test
  • Podcast
  • Fanzin
  • Hakkımızda
    • İletişim
    • Ekibe Katıl
  • Ana Sayfa
  • İnceleme
  • Liste
  • Haber
  • Test
  • Podcast
  • Fanzin
  • Hakkımızda
    • İletişim
    • Ekibe Katıl
Sonuç yok.
Tümünü Göster
Novicinema
Sonuç yok.
Tümünü Göster

John Carpenter’ın Unutulmaz Korku Klasiği: The Thing (1982)

Burak Özkan
27 Kasım 2020
İnceleme
4 min read
John Carpenter’ın Unutulmaz Korku Klasiği: The Thing (1982)
4
SHARES
PaylaşTweetleWhatsApp'tan Gönder

Zamanının çok ötesinde bir film… Değeri yıllar geçtikçe anlaşılmış ve korku klasiklerinin arasına girmeyi başarmıştır. Peki, nasıl oldu da vizyona girdiği sene yerden yere vurulan bu film, bugün pek çok korku filmine referans olacak kadar değerli bir hale gelebilmiştir? Tabii ilk olarak, böylesine harikulade bir filmin ilk çıktığında neden beğenilmediğinden biraz bahsedeyim.

Filmin hak etmediği başarısızlığını şu şekilde özetlemeye çalışayım. Film, bugün bile yüksek sayılabilecek bir bütçeyle çekiliyor. 15 milyon dolarlık bütçesine rağmen gişeden yaklaşık 20 milyon dolarlık bir hasılat elde ediyor. Carpenter’ın bu denli yüksek bir bütçeyle risk almasının sebebi de 1978 yılında çektiği Halloween klasiği. Teen slasher’ın temellerini attığı o muhteşem korku filminde 325 bin dolarlık cüzi bir maliyetle 50 milyon dolarlık gişe yapmayı başarmıştı. Halloween filminin ardından çektiği The Fog (1980) ve Escape from New York (1981) filmleriyle de istediği ölçüde para kazanmayı başarmıştı. Ayrıca, saydığım bu üç film, özellikle Halloween başta olmak üzere, hem seyirciden hem de sinema yazarlarından geçer not almayı başarmıştı.

Tüm bunları göz önüne alınca haliyle bir sonraki filmi için finansal destek bulmakta zorlanmadı. Ancak beklediği gibi bir sonuçla karşılaşamadı. The Thing, gişede çökmekle kalmadı, hem seyirciler hem de sinema yazarları tarafından tabiri caizse yerin dibine sokuldu. Tabi filmin başka şanssızlıkları da vardı. Film, Steven Spielberg’in E.T. The Extra-Terrestrial (1982) filminden iki hafta sonra vizyona girmişti. Adamdaki şu şansa bakın! Tüm dünyada yaklaşık 800 milyon dolarlık bir hasılat yapan bir filmle aynı haftalara denk gelmek, nereden baksanız büyük şanssızlık. Bu arada işin daha trajikomik tarafı, E.T. filminin 10 milyonluk bütçesi The Thing filminin 15 milyonluk bütçesinden bile azdı. Ne yazık ki bu dünyada herkes, Spielberg gibi şanslı olamaz.

Gişe başarısızlığının dışında, sinema yazarlarının yorumları da filmin kötü olduğu yönündeydi. The New York Times’ta çıkan eleştiride filmin aptalca ve depresif olduğu yazıyordu. Depresif diye tanımlanmasının sebebi de yine E.T. filminden başkası değildi. E.T. filminde hatırlarsınız uzaylı yaratık oldukça sevimli ve barışçıl resmediliyorken; Carpenter’ın filminde uzaylılar son derece vahşi ve acımasız bir yaşam formunda gösterilmişti. E.T. filminde herkesin aşık olduğu ve sonunda göz yaşı döktüğü uzaylılar, ne cüretle beyaz perdeye bu şekilde karanlık aktarılabilirdi! Roger Ebert gibi bir eleştirmen dahi filmi “hayal kırıklığı” olarak değerlendirmişti. Görsel açıdan iğrenç bulanlar bile vardı. Sanırım o gün filmi acımasızca eleştirenler, günümüzün mide bulandırıcı bilgisayar efektli filmlerini görünce içlerinden Carpenter’dan yüzlerce kez özür dilemişlerdir.

Yalnızca E.T. de değil, aynı sene vizyona giren Ridley Scott şaheseri Blade Runner (1982) ve yine Ridley Scott’a ait, 1979 tarihli Alien, uzay ve korku teması söz konusu olunca beklentileri çok fazla yükseltmiş ve bu yüzden izleyicilerin Carpenter’ın filminden beklentileri çok farklı yöne kaymıştı.

Ne olursa olsun hak sonunda yerini buldu. Unutmayın ki günümüzde hayranlıkla izlediğimiz pek çok film ilk çıktıkları zaman bugünkü kadar değer görmemişlerdir. Size çok tuhaf gelecek ama Fight Club (1999) vizyona girdiğinde eleştirmenlerce ortalama bir film olarak değerlendirilmişti. The Shawshank Redemption (1994) fısıltı gazetesi sayesinde bugünkü değerine kavuştu. Vizyona girdiği sene, 25 milyonluk bütçesine rağmen toplamda 28 milyon dolarlık hasılat yapabilmişti. Filmi bugün tekrar vizyona girse 100 milyon doları kesinlikle geçer.

Elbette ki The Thing filmi de hak ettiği değeri yavaş yavaş bulacaktı. 1998 yılına geldiğimizde The Thing, ev videosu satışlarında rekor kırmaya başlamıştı bile. Çoktan korku klasikleri arasında anılır olmuştu. Bugün film, Empire dergisinin “The Greatest 100 Movies” listesinde 37. Sırada yer almakta olup filmin eleştirisinin yapıldığı bölümde filmden övgüyle bahsedilmektedir.

Filmin günümüzde bu denli çok sevilmesinin sebebi pek çok açıdan tartışılabilir. Benim şahsi görüşüm, günümüzde sırtını tamamen bilgisayar efektlerine dayamış yapay ve renksiz korku filmlerinin yanında, yaklaşık kırk sene önceki teknolojiyle çekilmiş bir filmin halen yıldız gibi parlaması. Bu durum, The Thing filminin yıllar sonra anlaşılan başarısını da kulaklarımıza fısıldamakta. O gün sadece 22 yaşında olan Rob Bottin tarafından tasarlanan makyaj ve canavar görüntüleri, bugün için bile çok ileri düzeyde. Herhangi bir yapay efekte ihtiyaç duymadan yaratılan atmosfer, ayakta alkışlanacak cinsten. O yüzden filmin başarısında görüntü, makyaj ve sanat ekibinin çok büyük payı var. Tabii bunların yanında, anlattığı konu açısından da size sınırsız bir gerilim sunmakta. İnsanları taklit eden bir uzaylı formunun bir grup bilim adamını ne hale getirdiğini gördükçe siz de yerinizde duramıyorsunuz. Özellikle kan testinin yapıldığı sahne, sinema tarihinin hala en iyi sahnelerinden biridir.

Elbette ki, efsanevi besteci Ennio Morricone’ye ait müzik notalarının da filme kattığı değer tartışılmaz. Son olarak, filmin gizemli ve cesaret dolu sonuna da parmak basmak gerek. İzleyenleri hala ikiye bölen, hakkındaki tartışmaların dur durak bilmediği o muhteşem sonu da burada anmadan bitirmeyelim.

Etiketler: AlienBlade RunnerE.T.E.T. the Extra-TerrestrialHalloweenJohn CarpenterJohn W. CampbellKorkuKorku FilmiKorku SinemasıKurt RussellSteven SpielbergThe FogThe Thing
Burak Özkan

Burak Özkan

İflah olmaz bir sinema tutkunuyum. Korku türüne olan bağlılığım ise tarif edilemez düzeyde. burakozkan7771@gmail.com

Yorumları görmek ve yorum yazmak için giriş yapmalısın.

TAPTAZE

Alkolle İmtihan: Another Round

Alkolle İmtihan: Another Round

9 Ocak 2021
2020 Yılının En İyi Filmleri

2020 Yılının En İyi Filmleri

30 Aralık 2020
Htr2b Dönüşüm (2012)

Htr2b Dönüşüm (2012)

18 Aralık 2020
Kış Filmleri

Kış Filmleri

12 Aralık 2020
Senaristlerin Gücü Adına: Mank (2020)

Senaristlerin Gücü Adına: Mank (2020)

6 Aralık 2020
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • Gizlilik Politikası
  • Novicinema Yazarı Olmak

© 2020 Novicinema.com

Sonuç yok.
Tümünü Göster
  • Ana Sayfa
  • İnceleme
  • Liste
  • Haber
  • Test
  • Podcast
  • Fanzin
  • Hakkımızda
    • İletişim
    • Ekibe Katıl

© 2020 Novicinema.com

Hoş Geldin!

Google ile Giriş Yap
YA DA

Bilgilerinle giriş yap

Şifremi Unuttum? Kaydol

Yeni Hesap Oluştur!

Google ile Kaydol
YA DA

Üye olmak için formu doldur

Tüm alanlar zorunlu. Giriş

Şifre kurtarma

Şifreni resetlemek için e-mail adresini yaz.

Giriş