• Hakkımızda
  • İletişim
  • Gizlilik Politikası
  • Novicinema Yazarı Olmak
Sonuç yok.
Tümünü Göster
  • Giriş
  • Kaydol
Novicinema
  • Ana Sayfa
  • İnceleme
  • Liste
  • Haber
  • Test
  • Podcast
  • Fanzin
  • Hakkımızda
    • İletişim
    • Ekibe Katıl
  • Ana Sayfa
  • İnceleme
  • Liste
  • Haber
  • Test
  • Podcast
  • Fanzin
  • Hakkımızda
    • İletişim
    • Ekibe Katıl
Sonuç yok.
Tümünü Göster
Novicinema
Sonuç yok.
Tümünü Göster

Bütün Dünya Bir Trendir: Snowpiercer

Gamze Haykır
29 Ağustos 2020
İnceleme
4 min read
Bütün Dünya Bir Trendir: Snowpiercer

Snowpiercer (2014) Chris Evans (L), Tilda Swinton (center), Octavia Spencer (R)

62
SHARES
PaylaşTweetleWhatsApp'tan Gönder

Etrafımız şarkılara, şarkı kliplerine, filmlere konu olan trenin varlığıyla dolu. Gecelerin kara tren olduğu, kara trenin geciktiği ve trenin hoş geldiği haliyle dolu hatta. Bu cümleleri elinin tersiyle iten bir tren var ki, ne gecikiyor ne de hoş geliyor.

Hiç durmayan, durursa insanların ölmesine sebep olan bir tren bu. Olayları, harekete geçtikten 17 yıl sonrasında, “1001 vagonlu tren”de görüyoruz. İnsanlar küresel ısınmayla mücadele etme uğruna dünyanın sıcaklığını düşürmüş ve buzul çağını başlatmış. Neredeyse hiçbir şey ve hiç kimse yok, istisna olarak gösterebileceğimiz bir tren dışında. İçeride sağ kalan son insanların, hayatta kalmak için neler yapabileceğini ve güçlerinin nelere yetebileceğini izliyoruz. Daha da ötesi, büyük kararlılıkla verdiğimiz kararların, aslında başka güçler tarafından “verildiğini” de izliyoruz, hayretle.

Tabakalaşma veya sınıflaşma artık adına ne diyorsak, hayatta olduğu gibi burada da mevcut. Vagonlar sınıflara göre bölünmüş. Alt vagon, orta vagon ve birinci vagon derken, aralardan sızan yozlaşmayı da ziyaret ediyoruz. Ediyoruz diyorum, çünkü sadece biz izleyenler edebiliyor. Ancak, trenin içindeki insanlar içinde bulundukları sınıftan öteye gidemiyor. Bırakılamayan bir kontrol söz konusu: Alt Sınıf Kontrolü.

Tren nereden geldi ve nereye gidiyor? Bu insanlar kim? Sahi hiç bahsetmedim bu insanlardan. Takdim edeyim: Marvel dünyasından bildiğimiz Chris Evans, her filmde bulunduğu kabın şeklini alabilen Tilda Swinton, Parasite’nin başkahramanı Song Kang-ho, büyümüş Billy Elliot Jamie Bell, The Help’de oyunculuk dersi veren Octavia Spencer ve Harry Potter’ın Mr. Ollivander’ı John Hurt. Tanıştığımıza memnun olduysak, şu tren konusunu bir netleştirelim.

Treni tasarlayan ve kontrol eden Wilford, belli aralıklarla yöneticilerini alt vagona gönderiyor. Sarı paltolu bir kadın içlerinden seçtiği Timmy adındaki oğlan çocuğunu, sorgusu sualsiz şafak operasyonuvari, ön vagona götürüyor. Timmy’nin babası bu işe bir dur demek adına, ayakkabısını sarı paltolu kadının kafasına fırlatıyor. O fırlatılan sadece bir ayakkabı mı sizce? Teknik olarak evet, mana olarak hayır. Mason’un cümlesine kulak verelim: “Bu bir ayakkabı değil, bu bir düzensizliktir. Ben şapkayım, siz ayakkabı.” İki nesnenin, kullanış amacından çok öteye geçtiğini, sınıfsal mücadelenin fitilini ateşlediğini bu noktada kavrıyoruz.

Alınacak bir kontrol varsa, onu da iyilerin dostu kötülerin düşmanı Curtis alsın. Yaşananlara sabrı kalmadığı için etrafındakilerle birlikte ön vagona gitmek gibi bir fikri var. Trenin bir ucundan diğer ucuna gitmek oluyor bu. Fakat bu noktada, kilitli kapıları açacak, sırtımızı sıvazlayıp, “haydi, göreyim sizi” diyecek birisine ihtiyacımız var. Vagonun, morgu andıran çekmecelerinde kızı Yona ile birlikte uyuyan Namgoong var. Bir de onlarla birlikte uyuyan uyuşturucuları. Uyuşturucu falan dedik ama alınmayın sakın. Etkili bir “silah” olarak izleyeceğiz ilerleyen sahnelerde. 

1001 vagonlu trenin her bir vagonu ayrı bir dünya aslında. Akvaryum, sushi bar, öğrencilerle dolu sınıf, botanik bir bahçe… Bu hiç durmayan trenin aslında bir metafor olduğunu, gerçekte durmayanın bizim hayatımız olduğu akla düşüyor. Meselesini doğru şekilde formülleyen bir yapı belirlemiş yönetmen Bong Joon-ho. Tıpkı, meselesini tiyatro sahnesine aktaran Hristo Boytchev gibi. Titanik Orkestrası adlı oyununda, sadece trene binmek ve gitmek isteyen yolcular var. Tüm dertlerini belki de hayatlarını, rayların üstüne bırakıp bilinmeyen yere gitmenin dayanılmaz arzusu… Filmin, bilim kurgunun görsel şovunu sonuna kadar kullanması, tiyatro oyunuyla ilişkilendirilmesini engelliyor belki. Kulvarları bile başka esasen, evet. Ancak, dikkatli gözler, nereden geldiği ve nereye gittiği belli olmayan bu trenin, Boytchev trenine benzediğini yakalayabilir. Sonuç olarak, hepimiz yolcuyuz. İster alt sınıf ister üst sınıf. Fark eder mi?

Curtis, en nihayetinde ön vagona ulaşıyor. Bu kararının, kendi iradesine bağlı olduğu düşüncesinin yerini,  aslında Wilford’un tasarımı olduğu anlıyor. Shakespeare’in dediği gibi “Bütün dünya bir sahnedir.” Biz oyuncularız ve yönetenlerimiz var. İrademiz içinde debelenip duruyoruz. Sistemin içinde sisteme direniyoruz. Namgoong’un direnişi, “yastık altında” sakladığı uyuşturucuların, patlayıcı özelliğini kullanması yönünde. Tren parçalara bölünüyor ve sağ çıkan genç kız ve oğlan çocuğu oluyor.

Bilim kurguya mesafeli duruşuma inat, tekinsiz sularda farklı bir gezintiye çıkardı beni Snowpiercer. Sonra gezerken şunu düşündürdü: “Dünya önümüzden geçen bir tren mi?”

Etiketler: 1001 Vagonlu Tren1001 Vagonlu Tren Film1001 Vagonlu Tren SnowpiercerBong Joon-hoBong Joon-ho FilmleriChris EvansFilm AnalizleriFilm DeğerlendirmeFilm EleştirisiFilm İncelemeleriFilm İncelemesiFilm YorumlarıHristo BoytchevJamie BellJohn HurtKar KüreyicisiNetflixOctavia SpencerParasiteShakespeareSnowpiercerSnowpiercer AnalizSnowpiercer DiziSnowpiercer FilmSnowpiercer İncelemeSong Kang-hoTilda SwintonTitanic Orchestra
Gamze Haykır

Gamze Haykır

Editör. 1995 Ankara doğumlu. Pamukkale Üniversitesi İşletme bölümünün açtığı kapıyı kapatıp, yeni kariyerini inşa etme peşinde. Filmlerin içinde gezinir. Gördüğü güzellikleri fotoğraflar. Yaşadığı il olan Antalya için methiyeler düzebilir.

Yorumları görmek ve yorum yazmak için giriş yapmalısın.

TAPTAZE

Nuri Bilge Ceylan Sineması: Bir Zamanlar Anadolu’da

Nuri Bilge Ceylan Sineması: Bir Zamanlar Anadolu’da

17 Kasım 2021
Billie Eilish: The World's a Little Blurry

Bir Billie Eilish Kolay Yetişmiyor

26 Temmuz 2021
Aday Adayı: Nasipse Adayız

Aday Adayı: Nasipse Adayız

26 Haziran 2021
The Human Voice: Sinir Krizinin Eşiğinde

The Human Voice: Sinir Krizinin Eşiğinde

10 Mayıs 2021
İki Gün, Bir Gece: Kapitalizm Dilemması

İki Gün, Bir Gece: Kapitalizm Dilemması

27 Haziran 2021
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • Gizlilik Politikası
  • Novicinema Yazarı Olmak

2022 © İskambil Creative Agency

Sonuç yok.
Tümünü Göster
  • Ana Sayfa
  • İnceleme
  • Liste
  • Haber
  • Test
  • Podcast
  • Fanzin
  • Hakkımızda
    • İletişim
    • Ekibe Katıl

2022 © İskambil Creative Agency

Hoş Geldin!

Google ile Giriş Yap
YA DA

Bilgilerinle giriş yap

Şifremi Unuttum? Kaydol

Yeni Hesap Oluştur!

Google ile Kaydol
YA DA

Üye olmak için formu doldur

Tüm alanlar zorunlu. Giriş

Şifre kurtarma

Şifreni resetlemek için e-mail adresini yaz.

Giriş